yerelhayat @ hotmail.com

Kimi “Acı Kaybımız” diye bir başlık atacak haberine, kimi “Bir meslektaşımızı kaybettik” diye yazacak. Kimi “Gazeteci Kubilay Öztürk Hakk’a yürüdü” diye başlatacak haberini, “Kimi Öztürklerin acı günü” diyecek. Belki kimi biraz daha içten işleyip haberi “Kubilay Abimizi Kaybettik” diye tuşlayacak klavyede. Kim nasıl yazarsa yazsın gerçek şu ki, ben öldüm! Bir iki gün hatırlanacak bir simayım artık. Bir iki ay sonra o sima, varsa fotoğrafına bakmadan netleşmeyen, iyice flu bir sima olacak.


Evet, ben öldüm!
Bazen dost meclislerinde kısa bir anı olarak hatırlanacağım, bazen birisiyle yaptığımız samimi bir muhabbet yad edilecek sonra yine unutulacağım, çünkü ben öldüm. Bir kaç yıl sonra hiç kimse hatırlamayacak. Evlatlar da torunlar da ayda yılda bir iki defa. Haksız da sayılmazlar hani, ben babamı ne kadar hatırlıyorumki!!!
Bütün bu gerçekler ışığında yaşamak gerek diye düşününce; pandemiden bana ne? Aşıdan bana ne? Yaşa beşi bitir işi. Ta ki denilinceye kadar;
“Er kişi niyetine”