Büyük İnsanlık Suçu; SOYKIRIM 

Şiddet insan hayatın doğasında vardır. Asıl olan onu dizginleyebilmek, terbiye edebilmektir. Eğer şiddet haklılığı isbatın tek yöntemi gibi ele alınırsa, haddini aşar. Haddini aşan, zıddına döner.Şiddet şiddeti doğurur. Güç şiddet uyguladığı zaman karşı şiddet ortaya çıkar. Modern devlet yapısı için insan unsuru, bir parça dolgu malzemesidir. Olanca demokratlık ve hümanizm iddialarına rağmen bu böyledir.

Şiddeti uygulayanlar mutlaka gerekçe üretiyorlar. Bu gerekçeler bazen inanca (Din) bazan, dünyevi menfaate dayandırılıyor. Kendilerini Tanrının üstün varlığı olduğuna inanıp, diğer  Çoğu zaman şiddet ölçüsünü kaçırınca katliama hatta soykırıma dönüşebiliyor.

Soykırım; belirli bir etnik, ırksal, dinî ya da ulusal grubun üyelerinin grubun bütününün ya da bir bölümünün ortadan kaldırılması amacıyla yok edilmesini ifade eder. Kitlesel öldürme ile uygulanabileceği gibi grubun üyelerine bedensel ve zihinsel hasar verilmesi, grubun hayat şartlarının grubun bütününe ya da bir kısmına getireceği fiziksel yıkım hesaplanarak kasti olarak bozulması; grup içinde doğumları engelleyecek yöntemlerin uygulanması ve çocukların zorla bir gruptan alınıp bir diğerine verilmesi ile de gerçekleştirilebilir.

Tarihin bilinen ilk soykırımı MÖ 146’da Kartaca’nın Roma İmparatorluğu tarafından yok edilmesi olarak bilinir. Kartaca, Senatör Marcus Pocius Cato’nun “Bu arada kanaatim odur ki, Kartaca yıkılmalıdır…” şeklindeki önerisi doğrultusunda dönemin Batı dünyasının en önemli temsilcisi Roma İmparatorluğu’nun, siyasi tehdit olarak algıladığı Fenike kolonilerinden Kartaca’yı barbar yaftası vurmak suretiyle yıkarak yerle bir etmiş ve tarihte bilinen ilk büyük soykırımı gerçekleştirmiştir. Kartaca yağmalanıp istila edilirken ahalisinin büyük bir kısmının öldürülmüş, hayatta kalmayı başaranların köleleştirilerek esir pazarlarında satılmıştır.

            Bilinen ilk soykırımdan bugüne güç tarafından küçüklü büyüklü yüzlerce soykırım gerçekleşmiştir. Coğrafi keşifler sömürgeciliğin etkin başlangıcı olmuştur. Sömürgecilik öncesi yapılan, 1066 Granada katliamı, 1096-1270 Haçlı Seferleri, 1182 Latin katliamı, 1204 IV. Haçlı Seferi ve İstanbul’un İstilası,13.-14. Yüzyıl Moğol İstilası, 14-16. Yüzyıl Avrupa’da Yahudi katliamı, 1492 El Hamra Kararnamesi ile Müslümanlara ve Yahudilere yapılan katliamlarla yüzbinlerce insan soykırıma uğramıştır.

            Coğrafi keşifler sonrası bütün bir Afrika, Amerika kıtasında yerli halklar hem sömürülmüş hem soykırıma uğramıştır. 1520 Tenochtitlan Katliamı ve Aztek Medeniyeti’nin İmhası, 1532 Cajamarca Katliamı ve İnka Medeniyeti’nin İmhası, 1523-1541 Maya Medeniyeti’nin İmhası, 1603-1637 Manila ve Filipinler Katliamları,1604-1763 Iroquois Yerlilerinin Katledilmesi, 1622-1924 Amerika’da Yerli (Kızılderili) Soykırımı, 1622 Powhatan Yerlilerinin Katledilmesi…  1994 Bosna Hersek de Srebnenica ve Gorajde katliamları olurken 1948’de İsrail kurulduktan sonra yerli Filistin halkına sistematik soykırım uygulanmaktadır. Geçmişinde defalarca soykırıma maruz kalan Yahudiler, eski soykırımcıların desteğini alarak Filistin halkına soykırım uygulamaktadır. Bugün Gazze’de dört ayı aşkın bir süredir görünürde medeni ve modern dünyanın gözü önünde soykırıma devam etmektedir.

            İnsani değerleri ayaklar altına alarak tarihin en büyük soykırımlarını gerçekleştiren nesillerin günümüzdeki temsilcileri kavram ve konjonktür tartışmaları ile meseleyi farklı bir boyuta çekmekte; tarihî, iktisadi, dinî, etnik, ırki ve ulusal mülahazalarla geçmişte işlenen suçların gerçek boyutlarıyla ortaya çıkmasını engellemektedir. Ne yazık ki, geçmişte örgütlü toplulukları, soykırım ya da insanlığa karşı suçlar işlemek için harekete geçiren dürtüler, günümüzde bahsi geçen eylemlerin aydınlatılmasına mâni olmaktadır. Bu nedenle tarihi süreç içerisinde farklı kavramlarla anılmış olsa da insanlığa karşı işlenen suçlarla iç içe geçen soykırımları unutmamak gerekir.

Siviller savaşın soykırımın  hedefi olmamalıdırlar; hiçbir yerde, hiçbir din, ırk ve ulus adın

                                                                                                                                  Tuncay ORUÇ