Çağdaş Bir Halk Ozanı: Hatice Satgun ‘Giresuni’

Hatice Satgun; binlerce yıllık geçmişe sahip kültürel zenginliğimizi ve mana derinliğini  günümüze taşıyabilen, edebiyat dünyamızdaki ender isimlerden biri. Şiirleri çeşitli dergi ve gazetelerde yayınlanan, güfteleri bestelenerek okunmakta olan Satgun; altında imzası bulunan çalışmaları ile ‘modern halk ozanı’ statüsünde değerlendirilmekte.

 

şairin son şiir kitabı ‘Zindandaki Aşıklar / Vuslat’ ile birlikte basılmış dört adet şiir kitabı mevcut.

Kalemini milli, manevi ve yöresel değerlerle dolu hokkasına daldıran Satgun; şiirlerinde kostüm olarak inanç, itikat, ahlak, sabır, kahramanlık, insan ve doğa sevgisi, doğruluk, dürüstlük, güzellik gibi kavramları kullanarak; okurlarını adeta yaşam podyumunu seyre ve yorumlamaya, olup bitenleri kritik etmeye, sorgulamaya davet eder.

Bunu yaparken de kimi zaman  “Ben yürürüm yana yana / Aşk boyadı beni kana / Ne deliyim ne divane / Gel gör beni aşk neyledi” dizelerinin sahibi Yunus Emre gibi söyler şiirini.

“Kara bahtım diye diye / Gün karartır gökte niye / Yaşamak O’ndan hediye / Bilmiyorsan çoktur sana” der.

Kimi zaman da; “İncecikten bir kar yağar / Gezer Elif Elif diye / Deli gönül abdal olmuş / Gezer Elif Elif diye” dizelerini; “Göz mü, gönül mü dedim? gönül dedim Aşk’ınla  / O gönül ki sarhoşun, Sen’den gelen meşkinle! / Ey yar! Ey yar! ne olur dost kal hep bu şaşkınla! / Beni sana getiren yol var inceden ince” şeklinde yorumlayarak Karacaoğlan’ı günümüze taşır.

Pir Sultan Abdal’ı “Ötme bülbül ötme şen değil bağım / Dost senin derdinden ben yana yana”dizilerini; “ Ateşe düşmeyen yandım demesin / Alev alev yanan güllere baksın / Perişan gönlümü bülbül dinlesin / Yanıp da tükenen güllere baksın” sözleri ile yaşatmayı sürdürür.

Aşık İsmail Daimi “Ne ağlarsın benim zülfü siyahım / Bu da gelir bu da geçer ağlama” der; Hatice Satgun “Gelip geçti ne sultanlar / Kondu göçtü birçok hanlar / Kim kaldı geriye bakın / Ancak düşünenler anlar” der.

Erzurumlu Emrah “Gönül gurbet ele çıkmaz / ya gelinir ya gelinmez / Her dilbere meyil verme / Ya sevilir ya sevilmez” der; Satgun’un dizelerine bu; “ Gidersen gittiğin yere de götür / Giresuni diye bir gönül getir / İstersen eşiğin dibinde yatır / Aklınca yol almış biçare gönül / Tarifsiz hal almış biçare gönül” şeklinde yansır.

Aşık Veysel’in “Uzun ince bir yoldayım / Gidiyorum gündüz gece / Bilmiyorum ne haldayım / Gidiyorum gündüz gece” dizilerine; Hatice Satgun’un ‘Dost Sizin Gibi’ şiirinde yer alan “Bir can ile beden yaşayıp gider / Bu dünya böyledir hep böyle eder / Giresuni çoban bir ömür gider / Ben de bir yol idim dost sizin gibi” dizelerinde rastlarız.

Neşet Ertaş “Cahildim dünyanın rengine kandım / Hayale aldandım boşuna yandım” der; Satgun “Bir zaman eylendim, dünya bağımda / Ötüşen kuşlarla, sohbete durdum / Bilmedim çocukluk, gençlik çağımda / Sandım ki bu dünya, edebi yurdum” sözleri ile yaşatır bu söyleyişi.

Dadaloğlu “Kalktı göç eyledi avşar elleri / Ağır ağır giden eller bizimdir / Arap atlar yakın eder ırağı / Yüce dağdan aşan yollar bizimdir” sözleri ile kükremiştir; Satgun “Yürek yanar gider çöle tutulur / Ateş bizim, narı bizim, köl bizim / Bir lokmada iki sevda yutulur / Gönül bizim, yürek bizim, öz bizim” dizeleri ile gürül gürül yüreklere akar.

Hatice Satgun, yaşamdan damıtarak dizelere dönüştürdüğü şiirlerinde sosyo politik bir tavır da sergiler.

İnsanı, toplumsal değer yargılarını, var olan düzeni sorguladığı kadar; kurumsal yapıyı ve işleyişi de ince bir dille masaya yatırarak irdeler.

Dolayısı ile içine biraz da ‘Karakoç’ kaçmıştır. Ozan Abdurrahim Karakoç’un “Gitmişti makama arz-ı hal için / Bey, dedi yutkundu eğdi başını / Öyle bir azar yedi ki oldu o biçim / Şey, dedi yutkundu eğdi başını” dizeleri onun ‘Savcı Bey’ şiirinde “ Arz-ı hal kapına aldım da geldim / devlet kapısını, aç be  savcı bey! / Sanma yasakları, deldim de geldim / Derdimi söylemek, suç be savcı bey” dizeleri ile benzer tını ve mesajlar içerir.

Satgun’un dili sade, üslubu akıcıdır. Vermek istediği mesajları net ve herkesin algılayabileceği bir düzeyde aktarır okura.

İşte asıl ustalığı da, geçmiş halk ozanlarında olduğu gibi; basit görünen ama açılımları devasa metinlere dönüşebilecek bu yoğunluklu mesajlarda kendini gösterir.

1970 Giresun doğumlu olan ve ‘Giresuni’ mahlası ile de yazan Satgun aynı zamanda yöresel bir sanat elçisidir.

Kendi memleketi Giresun’u bakın nasıl döker dizelere, tanıtır ve sevdirir herkese.

“Fındığı topla gelin / Sepeti doldur da gel / Obuzu topla gelin / Dalları yoldur da gel / Teklemeyi bırakma / Çiftlemeye ırakma / Aman dereye akma / Yolları buldur da gel”

Üniversite mezunu olan Şair & Yazar Hatice Satgun çok yönlü ve renkli kişiliği ile de dikkat çeker.

Ticaretle uğraşan, devlet kurumlarında çeşitli görevler üstlenen Satgun’un, daktilografi ve satranç usta öğreticiliği yapan; müzik ve ev ekonomisi, İngilizce dersleri veren bir vekil öğretmen olduğunu belirtirsek; muhabirlik, basın danışmanlığı yaptığından, TV programlarında konuk olduğundan, birçok sivil toplum kuruluşunda kurucu ve üye olarak çalıştığından, youtuber kimliğinden bahsedersek, onun entelektüel donanımı hakkında ipuçları vermiş oluruz.

Şu sıralar ‘Yunusça’ başlıklı bir şiir kitabının daha hazırlığını tamamlamış olan Hatice Satgun’u daha yakından tanımak isteyenler için; www.youtube.com.haticesatgun