yerelhayat @ hotmail.com

Gönüllü Öğretmen Pendikli Fatma Kara'ın Kitabı

52 NUMARA ÇIKTI

Pendik Kırımlı Fazilet Olcay Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni Gönüllü Fatma Kara'nın Kahramanmaraş
ve Hatay anılarından oluşan 52 NUMARA adlı kitap, kitapçılarda okurlarını bekliyor.

Şubat 2023 Pazartesi günü Türkiye'nin güney doğusunda 11 ili etkileyen büyük bir deprem oldu. 7,7 ve 7,6 şiddetinde sallanan Kahramanmaraş ve çevresindeki şehir, köy ve kasabalar yerle bir oldu. Binlerce ev yıkıldı, on binlerce kişi göçük altında kaldı. Hükümet 4. seviyede açil durum ilan edip, uluslararası kuruluş ve ülkelerden yardım istedi. Felaketi televizyonda gören binlerce kişi; kendi kendine gönüllü olup, göçük altında kalanları kurtarmak için yola çıktı.

Bu gönüllülerden biri de Pendik Kırımlı Fazilet Olcay Anadolu Lisesi İngilizce Öğretmeni Fatma Kara'dır. 165 boyunda 55 kilo ağırlığunda ufak tefek bir yapıya sahip, insan sevgisiyle dolu Kara: “Göçük altında on binlerce insan var, bunlar bir iki gün içinde kurtarılmalı, kurtarılamazsa ölecek, çocuklar, anasız, babasız öksüz ve yetim kalacaklar. Ben bir öğretmenim, ben bu günler için yetiştirildim.” diyerek, ailesinden helallık alıp, dört öğretmen arkadaşıyla birlikte beş kişilik bir ekip, kurar.

Depremden bir gün sonra 7 Şubat 2023 Salı günü Pendik Sabiha Gökçen Havaalanı’na gider. Hava alanında sırtında sırt çantası, elinde küçük bir valizi olan binlerce gönüllü var. Gönüllülerin her biri bir an önce uçağa binip, deprem bölgesine gitmek ve bir işin ucundan tutmak istiyor. “Dikkat! Dikkat! uçağa biniş sırası şöyle: Arama kurtarmacılar, sağlıkcılar, emniyet görevlileri, öğretmenler.”

HOŞ GELDİNİZ
Uçmak için bir gün çabalayan Fatma Kara; 8 Şubat Çarşamba günü günün ilk ışıklarıyla Kahramanmaraş’a iner. Havaalanında gördüğü ilk şey büyük bir kalabalık, duyduğu ilk ses alkışlar arasındaki 'HOŞ GELDİNİZ' sesidir.
Hava soğuk, yer yer elektrik yok. Bahçede büyük iki çadır, çadırlarda bir kaç masa, masalarda; telefonlar, bilgisayarlar ve görevliler.
Kahramanmaraşa aç, susuz ve yorgun inen Kara ve ekibinin ilk işi dinlenmek ve bir şeyler yiyip, güç toplamaktır. Kendileri için ayrılmış destek binasına giren ekip; boş bulduğu yere uzanır. Biri bir kanepeye, biri bir sandalyeye, diğerlerinde beton zemin üzerindeki battaniyeye.

Kahramanmaraşta tam bir kaos var, yerel yönetim çökmüş, halk kendi derdinde, bölgeyi bilmeyen gönüllüler gördükleri ilk yıkıntıya girip, bir canlı daha kurtarmanın derdinde. Her an yeni bir sarsıntı oluyor, her sarsıntıda bir iki bina çöküyor. Herkeste korku ve endişe... Göçük altında binlerce kişi soğuktan donmuş, aç, susuz ve hatta yaralı bir halde kurtarılmayı bekliyor.
Her yer enkaz, her enkazın başında olarca kişi, kimi babasını, kimi eşini, kimi çocuğunu arıyor.
Bir yanda balyozla beton kırıp, kazma kürekle molozları temizleyenler. Diğer yanda elleri böğründe çaresiz bekleyen yaşlılar, gözleri iki çeşme ağlayan çocuklar. Bir yerde: “Sesimi duyan var mı” diye bağıran AKUT üyeleri, diğer yerde: “Buradan ses geliyor” diye yırtınan yerel halk.


.
NEREDE BIR IŞ VARSA FATMA KARA ORADA
Öğretmen bilgi ve becerisi ile yerel yetkililerle görüşüp, organize olan Fatma’nın ilk işi sabah kahvaltısı için girdiği aş evindeki garsonluktur. Onu göçük başındaki yabancı ekiplere tercümanlık, toplanma çadırındaki gelen yardımları tasnifcilik, yardımları ihtiyaç sahiplerine ulaştırmadaki kuryelik izler.
İnsan üstü bir güçle ve büyük bir özveri ile çalışkan Kara; kısa bir sürede olaya hakim olur. Öğretmen Kara; varlığıyla moral, samimiyetiyle ümit, gayretiyle güven, öğretmen ruhuyla abla... Sohbet ettiği yaşlı kadına yoldaş, bağrına bastığı çocuklara abla, evi olmayana ev, ailesi olmayana aile, öğretmeni olmayana öğretmen olur.

NE VARSA O
Su, yemek, yatak! Ne varsa o. Depremzede ne içiyor, ne yiyorsa onu içip, onu yer. Gün olur üzülür, gün olur kahrolur. Acı, gözyaşı, caresizlik ve teslimiyet dolu her biri bir ders olan yüzlerce olayla karşılaşır.

YAŞIYOR! YAŞIYOR!
Onlarca yokluğun içinde içimizi ısıtan en güzel haber, enkazlardan sağ çıkanların haberi. Her "YAŞIYOR" denildiğinde, yorgunluğumuz bitiyor, bizde “Yaşıyor, yaşıyor” diye bağırıp, seviniyoruz. Her sevincimiz bize yeni bir umut oluyor.

YURDUN DÖRT BIR YANINDAN VE
YURT DIŞINDAN YARDIM GELİYOR

Tufan: “Fatma, iki arkadaşım yolda, arama kurtarma çalışmalarına destek olmak için yanınıza geliyorlar.
Melehat: “Abla size malzeme gönderiyoruz, dağıtım işi sizde.”
Ceyda: Fatma öğretmenim, bugün bir kamyon malzeme gönderdim, ikinci kamyonu yarın göndereceğim.

BEN 52 FATMA
Ben, 52 Fatma Kara Öğretmen. İstanbul gurubuyuz. İskenderun Nahiye Oto yıkama yerindeyiz. Elimizdeki malzemeler: Su, ekmek, süt, erkek kadın çocuk kıyafeti, ayakkabı, bebek bezi, bebe bisküvisi, bebe maması, ıslak mendil, çocuk iç çamaşırı, kadın hijyen, kağıt havlu, peçete. Aracı olan gelsin alsın, aracı olmayan beni arayabilir, diyorum. İstekleri tek tek not alıp, sıraya koyuyorum.

ELMA ALABİLİR MİYİM?
Bir araçtan bir baba ve iki oğul indi. “Merhaba” “Merhaba, hoşgeldin abi” “Erzağımız yok, yardımcı olabilir misiniz?” “Abi yemeklikler yeni bitti, bisküvi ve meyve suyu var. Onlardan versem” “Yok abla büsküvi yemekten içimiz kurudu. Erzak ne zaman gelir?” “Ne zaman gelir, tam bilmiyorum” Masa üzerindeki elmaları göstererek. “Abla şunlardan bir kaçtane alabilir miyim?” “Al abi” Üç elma alıp, giden dağ gibi adama bakıp, başımı önüme eğiyorum. Yokluk çaresizlik ve insanlık, nedir Derseniz? işte bu derim.

ALLAH'TAN GELDİK ALLAH'A GİDİYORUZ
Çökmüş bir binanın karşısında oturan dedenin yanına gidip, “Bir şeye ihtiyacın var mı, dede?“ Dedenin cevabı net. “Allah'tan geldik Allah'a gidiyoruz. Devlet burada, millet burada, daha ne isteyim kızım?“

GÜVEN
Altımda araba bir çadırın önündeyim. “Abla bir şeye ihtiyacın var mı?” Bir poşet içinde, beş ekmek, iki paket çorba, üç paket makarna, bir kutu peynir, bir paket zeytin, açılmış bir bisküvi ve iki kutu meyvesuyu olan kadın: “Kızım, bu gün bizde yiyecek var, sen onları başkasına götür, bize yarın getirirsin.” diyor. Bu nasıl bir duygudur, Allah’ım?
Bu duygu herşeyini kaybetmiş depremzedenin; Fatma öğretmene duyduğu güvendir. Bu Türklük şuuru, bu islam ahlakıdır.

BICIR
Halil İbahim sofrasındayız. Mavi montlu, mavi çoraplı, kara gözlü, baş parmağı ağzında minik bir çocuk içeri girdi. Gel deyip, kucağıma aldım. O bana ben ona sarıldım. Sanki ana kızız.

HANIMLARI VE ÇOCUKLARI
YERLEŞTİRİP GERİ DÖNÜN

Fatma Kara, yerel halk ile iyi bir diyaloğ halindedir. Fatma Öğretmen halkı bağrına basmış, halk Fatma öğretmene güvenmektedir. Deprem bölgesini terk eden halkı geri çağırmak için bir pankarta şöyle yazar. ERKEKLER, HANIMLARI ve ÇOCUKLARI YERLEŞTİRİP GERİ DÖNÜN. Zira yerel halk olmadan başarı zor, hatta imkansızdır.

18 Şubat Cuma günü İstanbul'a dönmek zorunda kalan Fatma Kara’nın yüreğinde açı, gözünde yaş. “Pazartesi günü okullar açılıyor, ister istemez İstanbul’a döneceğim. Bu gün kapı kapı dolaşıp, paylaşım yapacak, el öpüp, gönül alacak ve vedalaşacağım.”
Öğretmen Fatma Kara, deprem bölgesinde yaşadıklarını hiç unutmadı, Türk Milletinin Edirne’den Kars’a kadar nasıl kenetlendiğini, devletin halka, halkın devlete nasıl sahip çıktığını, dışardan gelen yardımları bizzat gördü. Yaşadıklarını, gördüklerini ve duyduklarını bir kitapta topladı. Luna Yayınları tarafından basılan ’52 NUMARA’ adlı kitap sizi bekliyor.

Acı ve gözyaşını sarıp sarmalayan; güven, tevekkül, inanç, Türk Milletinin birlik ve berberliği ile bir kadın öğretmenin canını hiçe sayarak hiç tanımadığı birine yardım etme çabasını anlatan bu kitabı okumanızı tavsiye ederim.
Tüm ülkeye ve depremzedelere geçmiş olsun der, gönüllülere minnetlerimi sunarım. Teşekkürler Fatma Hoca.

Mustafa Telli
mustafatelli54
hotmail.com

#deprem #fatmakara #52numara #mustafatelli