Ramazan Davulcusu Küfeci Nuh
Pendik çarşıda 50 yıl önce bir sirkin kurulduğunu kimler biliyor?
Ramazan akşamlarının vaz geçilmez eğlencesi bu günkü çarşıdaki katlı otopark ve Migros'un bulunduğu yerde kurulan sirk ve sirkin içindeki ip cambazıydı. İp cambazının, orta oyununun olduğu dünkü ramazanlar bugünden daha güzel, daha coşkulu ve daha anlamlıydı. Bu anlama farklı bir zenginlik katan da RAHMETLİ KÜFECİ NUH AMCA’dır.
Pendik tarihin sayfaları arasında unutmuş binlerce güzel isim var. Kimi parası, kimi, ilmi, kimi yaptığı hayır hasenat, kimi de güler yüzü ile tanınır.
Nuh peygamber ve Nuh tufanın hepimiz biliriz. Hz. Nuh, Hz. Adem’den sonra ikinci babamız, Nuh Tufanı ‘da tüm inananların yeniden refaha kavuştuğu büyük bir tufandır. Biz Nuh Peygamberi kitaplardan okuduk Nuh Amcayı ise bizzat görüp, kendisi ile çay İçtik, yemek yeyip, sohbet ettik.
Besmeleyle çıktım yola, Selam verdim sağa sola,
A benim ağalarım, Ramazanınız mübarek ola.
Pendik merkezde bir otopark var. Tren istasyonunu Pendik Çarşı Cami’ne bağlayan Lale Sokak (Değerli Sokak) üzerindeki otopark ve Migros'un bulunduğu yer bir zamanlar tavuk pazarıydı. Pendik ve çevresindeki köylerden gelen köylüler, burada hayvan satarlardı.
Kümes hayvanlarından horoz ve tavuğun, davarlardan koyun ve keçinin satıldığı tavuk pazarında süs hayvanlarımızdan güvercin, isteke ve saka vardı. Pazarın ön cephesinde sıra sıra sepetler içinde yumurtalar, arka cephesinde kafesler içinde tavuklar yer alırdı. Hindi ve koyunlar en arkadaydı.
Pazarın bir köşesinde küçük bir tahta kulübe, kulübede tavuk ve koyun kesimi yapılırdı. Pazarın yanı, bir zamanların Ark sinemamsı da odun pazarıydı. Pendikli 1970'li yıllara kadar bu pazardan aldığı odunları yakarak ısınırdı. 1960'lı yıllarda 15 binler civarda bir nüfusa sahip Pendikli çevre düşmanı kömürü kullanmaz, doğa dostu odun yakardı.
O yıllarda Pendik Pazarı, pazar günleri kurulur. Pazar, Papatya olarak bilinen Dere Sokak'tan Vişne Sokağa kadar uzanırdı. Bu kadar büyük, önemli ve işlek pazarın en renkli siması Ramazan Davulcumuz Hamal Nuh’tu.
Asıl adı Nuh Kabalı olan, Nuh Amca, Sinop Boyabatlıdır. 1914 yılında Boyabat’ta dünyaya gelen Nuh Amca, 1951 yılında Pendik’e geldi.
1950 li yıllarda Pendik nüfusu 10 bin kişi ya var ya yoktu. Nüfus merkezde dere tepe ise bomboş. Pendik E5 kavşağında (Şaban’ın köprüsünde) Boyabat Otobüsünden elinde bir tahta bavul, bir yatak ve bir yorgan ile inen Nuh Kabalı, sağ elini kaşının üzerine koyup, etrafa şöyle bir göz atar. İndiği iki şeritli Ankara asfaltı (D 100 Karayolu) ucu bucağı olmayan uçsuz bucaksız devasa bir yol, yolun aşağısı deniz, yukarısı tepelere kadar ağaç dolu. Bir yanda zeytinlikler, öbür yanda üzüm bağları.
Balkan savaşı, birinci Dünya savaşı, Kurtuluş savaşı ve İkinci dünya savaşı gibi dört büyük savaşı görmüş, duymuş, acısını yaşayıp, çilesini çekmiş, yokluk ve kıtlık günlerinin çocuğu Nuh Amca; 155 boyunda, 45 kilo ağırlığında ya var ya yok.
Tarlada çalışırken ayakkabı köselesi gibi yanmış yanık teni, tırpan sallarken nasırlaşmış parmakları, beslenememekten kaburgaları sayılacak kadar zayıf bedeni ve içeri çökmüş yanaklarıyla yokluk ve yoksulluk günlerinin Anadolu çocuğu Nuh Amca’nın cebinde bir adres…
Nuh’un planı, bir köylüsü ile buluşup Pendik’te yerleşmek.
1951 yılında Pendik Dört yol arasında çalışan araba mı var? Var. Var dediysek Abdurrahman Abinin üç tekerlekli sepetli motoru, bir kapısı kapandığında diğer kapısı açılan Yoğurtçunun kamyoneti ve köyler arası sebze meyve taşıyan at arabaları.
1950-60 Demokrat Partili Menderes’li yıllardır. Savaşlar bitmiş, ülkede büyük bir imar ve kalkınma hareketi var. Türk olmakla gurur duyup, İslam’ı hassasiyetleri olan Boyabatlılar Menderesçidir. Nuh Amca’da Boyabatlı olduğuna göre Nuh’ta koyu bir Demokrat Partili ve Menderesçidir. Menderes ülkeyi kalkındıracak, Nuh’da kalkınan ülkedeki kendine düşen ekmeği alacaktır.
Eş dost, hısım, akraba derken E-5 kenarında bu günkü itfaiyenin yanında (Zümrüt caddesi üzerinde) küçük bir ev bulup, yerleşir. Nuh Amca başını sokacak küçük bir ev buldu. Buldu da ne yiyecek? Hemen yanı başındaki bakkala gider. Bakkal Muhtar Hüsmen Çınar, ikişer kilo un, şeker, yağ ve makarna ile birer kilo çay, peynir ve zeytini bir fileye koyup, uzatarak; “Bu gün pazar, tavuk pazarı var, odun pazarı var, meyve sebze pazarı var, git bir bak” değince Nuh amca kendisini pazarda bulur.
Hatice Hanım, tavuk pazarından iki tavuk almış, tavukları evine götürecek birisini aramaktadır. Gözüne Nuh ilişir. Nuh’un zayıf bir bedeni, gülen bir yüzü vardır. Ay yüzlü adama yaklaşan Hatice Hanım, “Amca bu tavukları bizim eve götürmeme yardım eder misin” diye sorar. Bu Nuh Amca’nın ilk işidir.
Hemen bir küfe alıp sırtına takan Nuh, nerede bir iş bulursa orada çalışır. Kışın odun kırıp, taşıyan Nuh öylesine güzel bir insandır ki: taşıdığı odunları bile sever, odunu küfeye koyuşu, küfeden çıkarıp, odunluğa istifli bize Yunus Emre’yi hatırlatır.
Güzel düşünen, güzel konuşan nezaket ve letafet sahibi, Nuh Amca Allah dostu, gönül adamıdır. Yalanı dolanı bilmez, çiçeği böceği sever. Allah'ın emri diyerek her önüne gelene selam verip, hal hatır sorar.
Ramazan Davulcusu Ramazan günlerinin sembollü, bu sembolün de en renkli siması Nuh Amca’dır. Nuh Amca, elinde küçük bir davul, Pendik sokaklarında maniler söyleyerek kaç tur attı bilmiyoruz ama her evin kapısının önünde, evin ışığı yanana kadar davul çalan Nuh Amca’yı çok iyi biliyor, güler yüzünü, tatlı dilini dün gibi hatırlıyoruz.
Yeni Cami direk ister, Söylemeye yürek ister
Benim Karnım toktur ama Arkadaşım börek ister
Nuh amca için Çalışmak ibadet, alın teri hak, yapılan her işte kutsaldır. Nerede iş bulursa orada çalışır. Bu işlerden biri de meyve sebze satma işidir. Küçük küfesine koyduğu sebze ve meyveleri kapı kapı dolaşarak, satıp Pendikli kadınlara çok önemli bir hizmet sunar. Nuh’un üzümleri Dolayoba üzümü yapıncak, elmaları Yalova elmasıdır.
Nuh Amca, çocukları çok severdi. Zayıf bedeni yorulduğunda bir köşeye oturup dinlenen Nuh Amca’nın en büyük eğlencesi çocuklardı. Bu günkü Kuşlu parkta (Tören Alanı) oturup, İtimatlı Kuruyemiş ve Şekerleme dükkanından aldığı leblebiyi çocuklarla paylaşmak, çocuklarla gülüp oynamak Nuh Amcanın, en büyük eğlencesiydi.
Kezban Hanım ile evlenip dört çocuk büyüten Nuh Amca 1996 yılında aramızdan ayrıldı. Gazipaşa Caddesi üzerindeki kuruyemiş ve şekerleme dükkânımızda kendisi ile oturup, sohbet ettiğim, çay içtiğim, yemek yediğim Ramazan Davulcumuz, Küfeci nezaket ve letafet sahibi Hamal Nuh Amca şimdi yok. Pendiklinin gözünde yaş, kalbinde hüzün. Rahat uyu Nuh ne ben ne Pendikli seni unutmadık. Sen gönlümüzde, sen gözümüzdesin.
Bir gün Pendik sokaklarının birinde; 155 boyunda, 45 kilo ağırlığında, sırtında küfe, başında kasket bulunan şen şakrak, güler yüzlü bir Allah dostu görürseniz o’na sım sıkı sarılın. O Pendiklinin sevgilisi, Ramazan Davulcumuz, Küfeci (Hamal) Nuh’tur.
Nuh Amca, Nuh Baba, Nuh Dede kabrin nur ile dolsun. Mekânın cennet olsun,
Ben Mustafa Telli ve Pendikli seni unutmadı, unutmayacak
Ne uyursun, uykunda ne bulursun
Kalk da bir çay demle, sahura hayrın dokunsun.
Bu ramazan günleri vesilesiyle aramızdan ayrılışının 24. yılında saygı, sevgi ve minnet ile anıyorum. Mekanın cennet olsun güzel insan.
LÜTFEN EMEĞE SAYGI DUYUN. YAZIYI KOPALAYIP ALMAYIN - YAZARIN ADİ İLE PAYLAŞIN
#pendik #hamalnuh #ramazan #davulcu #vedateryetiş #neşeakdemir #mustafatelli
MUSTAFA TELLİ